25 Mayıs 2016 Çarşamba

Rüzgar Kent Chicago


 Michigan Gölü manzarasıyla Chicago
ABD’nin Illinois eyaletinde yani kuzeyinde yer alan Chicago, ülkenin nüfus bakımından üçüncü büyük şehridir. Gökdelenleriyle ünlü olan bu şehrin sokaklarında gezerken kendinizi film sahnesindeymiş gibi hissetmeniz kaçınılmaz. Kuzeyde yer alması sebebiyle oldukça sert bir iklime sahip olan şehir zaten rüzgarın kenti olarak anılıyor. Biz gittiğimizde henüz eylül sonları olmasına rağmen sonbahar mevsimini bizden bir tık ilerde yaşadıklarını söyleyebilirim.

San Diego ve Los Angeles gibi batı bölgesindeki şehirlerde kendimi daha çok California’da hissederken Chicago’da tam olarak Amerika’da olduğumu hissettim. Bunun ilk sebebi olarak California’da göremeyeceğiniz beyaz Amerikalılar ile, Chicago’da fazlasıyla karşılaşıyor oluşunuzu söyleyebilirim. Bir diğer sebebiyse bence şehrin gerek devasa gökdelenleri gerekse sisli havasıyla oluşturduğu metropol atmosferi.

Şehrin ortasından, gökdelenlerin arasından süzülen Michigan Gölü, şehre harika bir hava katmış diyebilirim. Gölde gondollarla veya büyük botlarla göl turu yapabiliyorsunuz. Biz, göl manzarasının keyfini , hemen kıyısındaki cafelerden birine oturarak çıkarmayı tercih ettik.

İlk günü gökdelenleri gezerek, gökdelenlerin üzerinde şehir manzarası izleyerek geçirdik. Gündüz için tercihler hepimizin çok merak ettiği Willis Tower’daki Skydeck’den yana oldu.  Willis Tower’ın 103. yani son katında gözlem kulesi adı verilen dört tarafı camdan oluşan bir çıkıntı bulunmakta. Bu cam çıkıntı sayesinde şehir manzarısı izlemekten çok daha ötesi bir deneyim yaşıyorunuz. Zira tabanı bile camdan olan bu balkona adım atmak biraz cesaret istiyor. Kısaca şehir manzarası izleme keyfine biraz da adrenalin katmak isteyenler için en doğru adres Willis Tower’ın 103. katındaki Skydeck diyebilirim.

Sırada Hancock Tower (Hancock Kulesi) var ki bence burası da Skydeck gibi görülmeye değer bir yer. Özellikle akşam saatlerinde gidilmesi taraftarı olduğum bu 344 metre yükseklikte olan kulenin 96. katı bar/restoran olarak hizmet vermekte.

Gökdelenlerden bu kadar övgüyle bahsetmem sizi Chicago’nun sadece binalardan ibaret olduğu yanılgısına düşürmesin. Aksine bu kadar kozmopolit bir şehrin şaşırılacak derecede güzel, temiz ve özenli parkları, botanik ve hayvanat bahçeleri de mevcut. Bunlardan en meşhuru Millenium Park ve parkın içindeki şehrin simgesi haline gelmiş ‘The Bean’(Fasulye). Park, içerisinde birçok ilginç yapıları, mimarileri barındırıyor. Örneğin, Crown Fountain denilen yüksek platformlar led ekranlar sayesinde insan yüzlerine bürünüyor ve bu insanların ağzından su fışkırıyor. 

Şehrin simgesi The Bean (Fasülye)

Millenium Parkı

Hancock Tower'dan gece manzarası

Chicago ve sisli havası

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder